ŞEYH BEDRETTİN
Kesin olmayan tarihlere göre Şeyh Bedreddin 1365 yılında Edirne’nin kuzeyinde Eskizagna-Kızanlık yolu üzerinde Simavna kasabasında doğmuştur. Eğitimine de Edirne’de başlamıştır. Buradan Bursa ve Konya’ya geçerek fıkıh, hadis, kelam, belagat, tefsir gibi eğitimlerini tamamlar. Daha sonra hayatını değiştirecek yer olan Mısır’a doğru hareket eder. Mısır’da Muhammed Bin Ekmeleddin, sonradan ünlü bir tıp bilgini olan Hacı Paşa, ozan Ahmedi, Şemsettin Fenari gibi İslam düşüncesinin o çağda önemli aydınları arasında yer alıp ilk tasavvuf eğitimini alır.
Bedrettin, hemen her şeyin insanlar arasında ortak, paylaşabilir ve mubah olmasını bir eşitlik ilkesi olarak görmüştür. Osmanlı toprağında yaşayan halklar arasında, din farkının kaldırılmasını ve Müslüman olmayanların da ülke topraklarından yararlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu çerçevede "bir toprak reformu ve buna koşut olarak dinsel bir reform" yapılmasını savunmuştur. Bedrettin her ne kadar dini bilimler okumuş olsa da, kendisi daha çok toplumun ekonomik ve sosyal yönüyle ilgilenmiştir. Öbür dünya yerine bu dünyaya yönelmiştir. Her şeyin insanda bulunduğunu, doğa ile insanın bütünlüğünü vurgularken, emeğin doğayla ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır. Bu nedenle üretim-tüketim sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir. “Tanrı malı, Padişah malı” düşüncesine de karşı çıkmıştır. “yarin yanağından gayrı her şey ortak” tezini geliştirmiştir. Böylece Şeyh Bedrettin’de, üretim araçlarının mülkiyeti açısından, çok ciddi bir sosyalist düşünce anlayışının filizlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bedreddin’e göre, dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır. Bedreddin bu bağlamda derki “Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin. Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır.”
O, bilginin önemi açısından bilgisiz kişilerde sezginin de olmayacağını öne sürer. Yanılmanın esasen bilgisizlikten kaynaklandığını, oysa bilgi ve akıl ile yanlışa düşmenin mümkün olamayacağını söyler.
Şeyh Bedreddin’in Din Anlayışı:
Bedrettin, varlık birliği denilen “Vahdet-i vücut”ta insanın tanrıyla birliği düşüncesine inanır. Bunun dışında Tanrı’nın kavranmasının güçlüğünü anlatır.
Ona göre insan, özellikleri bakımından Tanrıdan bir parçadır. İnsanların yaradılışında tanrı bir yönüyle kendisini örneklemiştir. İnsanların tanrının güzelliklerini, iyiliklerini taşımaları gayet doğaldır, ve bunda hiç bir sakınca aranmamalıdır. İnsan yaradılışında, diğer varlıklardan üstün tutulmuştur. Bu nedenle insanoğlu düşünce gücü ve yetenekleri bakımından Tanrı’nın kendisine aktardığı üstün niteliklerin değerini bilmelidir, ona göre davranmalıdır.
Bedrettin akıl konusunda başka bir yaklaşım getirerek, aklın tanrıyı kavrayamayacağını ileri sürer. “Tanrı’nın kavranması aklın sınırlarını aşar. İnsanın akıl gücü Tanrının büyüklüğünü, kudretini kavramak için yeterli değildir. “
“Tanrı’nın varlığı tüm evreni tamamlar. Evrenin varlığı yine Tanrı ile varoluşundandır. İbadetin koşulu ve kuralı yoktur. Tanrı her türlü ibadeti kabul eder.”
Şeyh Bedreddin İsyanı:
Mehmet Çelebi döneminde Anadolu’da meydana gelen olaylardan biri de Şeyh Bedreddin İsyanıdır.Şeyh Bedreddin,iyi bir eğitim görmüş ve döneminin önemli bilginlerinden biri olmuştu.Bedreddin’in düşünceleri,özellikle Fetret Devrinin getirdiği siyasal ve sosyal karmaşa içerisinde taraftar buldu.Batı Anadolu ve Rumeli’de, elinden tımarları alınan sipahiler ,yoksul halk kesimleri ve Hıristiyanlar Bedreddin’in etrafında toplandılar .Bedreddin ,mülkiyette eşitliği ve ortaklığı savunarak devletin otoritesine karşı çıktı.Şeyh Bedreddin’in düşünceleri , Osmanlı Devleti’ndeki İslam anlayışına uygun değildi.Bedreddin’in düşüncelerinin etkisiyle müritlerinden Börklüce Mustafa İzmir dolaylarında, Torlak Kemal ise Manisa’da isyan başlattı.Faaliyetleri Osmanlı yönetimini rahatsız etmeye başlayınca Rumeli’ye kaçan Şeyh Bedreddin,Silisrte, Dobruca ve Deliorman dolaylarından çok sayıda taraftar topladı. Şeyh Bedrettin’in Deliorman’da başlattığı ayaklanma kısa zamanda bastırıldı.Şeyh Bedreddin yakalandı ve 1420 yılında Serez’de idam edildi.
|